Gürcistan
Batum, Hopa Sarp Kapısından 20 km.lik bir uzaklıkta. Batum’a direk
uçakla gidilebileceği gibi yine uçakla Trabzon’a, Trabzon’dan da, araba
kiralayarak Hopa Sarp sınır kapısına kadar gelip, daha sonra da yürüyerek sınır
kapısından geçip, taksiyle Batum merkeze ulaşılabilir.
Ayrıca
Batum’a özel araçla da gidilebilir ama sınır kapısından giriş çıkış için biraz
sabır lazım. Özellikle bayramlarda saatlerce kapıda bekleme ihtimali yüksek.
Gürcistan, TC vatandaşları için pasaportsuz sadece kimlikle
girilebilen bir ülke.
Bu gezide Batum Şehri yapılarını, sokaklarını ve yemeklerini benim gözümle sizlerle paylaşacağım.
Batum’da
gezilecek yerler merkezde olduğu için yürüyerek gezilebilir ve çok detay
yapılmayacaksa, yatmadan bir günde bitirilebilir. Fakat Batum’u, sahildeki ışık
gösterileri ve rengarenk ışıklandırılmış binaları ile gece görmek lazım.
Gürcülerin Türkiye’ye gelip
çalışmışlığı ya da mal getirip götürmüşlüğü olduğu için çat - pat da olsa Türkçe
konuşuyorlar.
Batum yeniden kurulan bir şehir.
Mimarisi ile dikkat çeken yeni binaların yanı sıra, eski binalar da restore
edildiği için Batum’da her yer inşaat. Merkezdeki yeni yapılaşmada, 1800
yılların Avrupa mimarisinden esinlenmiş olduklarından dolayı, merkezdeki meydanın
adını da Avrupa Meydanı koymuşlar.
Sovyet Rusya döneminden kalan ve içinde
yaşayan insanlara satılan eski yıkık dökük binalar, geçmişi unutmayalım der gibi
şık yapılarla aynı bölgede.
Gürcistan alfabe olarak, Gürcü Alfabesi
kullanıyor.
İki bin yıllık alfabe.
Gürcü alfabesi, dünyadaki en eski 14 alfabeden
birisi. Gürcüler dillerini koruma konusunda çok hassaslar. Alfabeleriyle o
kadar gurur duyuyorlar ki, şehrin merkezinde bir alfabe kulesi bulunuyor. Kulede, alfabenin 33 harfi sarmal olarak yukarıya yükseliyor.
Alfabe kulesinin tepesindeki yapı dönüyor ve restoran olarak kullanılıyor.
Acara
Devlet Parlamento Binasının, gece ışıklandırılmış hali.
İhtişamlı binaların dışları, gece
rengarenk ışık oyunları ile rüya gibi bir görüntüye sahip oluyor. Batum’da
binalar inşaat halinde bile olsa, ışıklandırılması mecburiymiş.
Batum Adalet Sarayı.
Rehberimizin anlattığına göre yapının
düz olan kısmı beyaz temiz bir kağıdı, yüksek olan yapı da kalemi simgeliyormuş.
Adalet toprağa aksın ve herkese eşit
dağılsın diye, ters çevrilmiş süt şişesi şeklinde yapıldığı da söyleniyor.
Tiyatro Binası
Batum
meydanları heykellerle süslenmiş.
Meydandaki altın
postu heykeli gücü, egemenliği ve dünya liderliğini temsil ediyormuş. Mitolojide bu altın
postu yenen kişinin, dünya lideri olacağına inanılıyormuş.
Meydandaki Poseidon
Heykeli.
Barum’da, sahildeki havuz fıskiyeleri sahne perdesi olarak kullanılıyor. Metrelerce uzunluğundaki bu su perdesinin üzerine yansıtılan, bale ve oryantal
yapan dansçıların dev hayalet görüntüleri çok etkileyici.
Akşam yağmur
yağıyor olmasına rağmen sahil parkı çok kalabalıktı. Belli ki akşamları Batum halkı, sahil parkındaki birçok havuzda müzikle uyumlu su gösterilerini seyrederek zaman
geçiriyor.
Batum’da arabalar ve yayalar için neredeyse büyük
kavşaklarda dahi, trafik lambası yok.
Hep
ıslaklar,
Batum halkı, aralıksız
yağan yağmura o kadar alışmış ki yağmurdan kaçmıyor ve sürekli ıslanıp kuruyorlar. Bizi
gezdiren rehbere "bu kadar yağmurda nasıl yaşıyorsunuz?" diye sordum. Bana
verdiği cevap "bütün gün şemsiyeyle dolaşamayacağımıza göre, yağmur yağmıyormuş
gibi davranıyoruz" oldu.
Piazza
meydanındaki saat kulesi.
Oldukça zengin olan Gürcü
mutfağındaki yemekler, bizim damak tadımıza çok yakın.
Gürcistan’da et ucuz olduğundan olsa
gerek her yemekte muhakkak kullanılıyormuş. Etler çeşitli soslarla ve değişik
pişirme teknikleriyle masaya geliyor. Yoğurt ve peynirden yapılan çeşit çeşit
mezeler ve geleneksel kahçapuri ekmekleri, muhakkak olmasa olmazlardan. Ayrıca
Gürcü mantısı, havyar, tavuk salatası ve bol ceviz ile yapılmış sıcak - soğuk
yemekler, Gürcü mutfağının ne kadar zengin olduğunu gösteriyor.
Gürcülerin özellikle Batumi Kava
dedikleri kumda pişen kahvesi, oldukça meşhur. Yine geleneksek bir içecekleri,
Gürcüce söylenişiyle lemonat, armut suyuyla yaptıkları harika bir gazoz.
Akşam yemeği, gürcüler için çok
önemliymiş. Kadınlar bütün gün neredeyse akşam yemeği ritüeli için hazırlık
yaparmış. Masa donatılır ve geç saatlere kadar toplanmazmış. Özel gün
yemeklerinde masada, tamada denilen sofra lideri olurmuş ve masanın en başına
oturup, o söz vermediği sürece kimse konuşamazmış.
Gürcistan, komünizmle yönetildiği
zamanlarda herkes aynı model evlerde yaşıyor, aynı model giyiniyor, yarış yok,
rekabet yok. Hastalanırsam şuracığa üç beş kuruş atayım yok. Hala komünizmin etkisinden
çıkamamış olan halk, öyle günlük hatta saatlik yaşıyorlarmış ki, rehberin anlattığı
olaylara inanamadım. Mesela taksiye binince taksici soruyormuş " nereye
gideceksin" diye. Diyelim Batum’un güneyinde 30 km.lik mesafeye
gidecek. En yakın benzinciye yanaşıp, 30 km. lik benzin doldurup onunla
yolcusunu götürüyormuş. Sonra başka biri bindi, yine aynı şekilde benzinciye
girip, o kadar km.lik benzin alıyorlarmış. Günde binen müşteri sayısı kadar
benzinciye giderlermiş.
Gezerken
cadde üzerinde hediyelik eşya satan dükkanlardan birine girdik. Bir sürü insan içeriye
daldık. Ona elle, buna bak, şu kaç Lari, bu ne işe yarıyor acaba diyerek,
dükkanda bir ciro patlaması yaratmak üzereyiz. Bu kadar insan gelmiş hediyelik
eşya alacak, bu dükkanın sahibi nerede? Dükkan sahibini biraz
gözlerimle aradıktan sonra baktım ki masasında arkasına yaslanmış, ayaklarını da
uzatmış, öyle seyirci gibi bize bakıyor. Beğendiğimiz eşyayı raftan alıp, yanına
götürüp, " bu kaç Lari, bundan başka var mı?" diye kendi işimizi kendimiz
görerek, mal satın aldık.
1970 yılının üç tekerlekli efsane arabası Triportör, Batum sokaklarında.
Müzeden birkaç
fotoğraf.
Karadeniz’de
yakalanmış dev balina iskeleti.
5000’den
fazla bitki türünün bulunduğu Avrupa’nın 2. büyük botanik bahçesine geldik.
Yanımdaki kareli gömlekli olan bey, bize bahçeyi gezdirecek olan, uzun yıllardan beri Gürcistan’da
yaşayan bir Türk.
Yöreye özgü
bitkilerin dışında, 5 kıtadan getirilen yüzlerce çeşit bitki ve ağaçlar
burada birlikte yaşıyor. Botanik bahçesinde dev Ladin, Pavlonya, Sakura gibi ağaçların yanında yüzlerce çeşit gül bitkisi ve çiçekler, insanın aklını başından alıyor.
Başka
gezilerde buluşmak üzere hoşça kalın.
Benim
gözümle zuhal Şen